HİÇBİR
DİN İSLAM DİNİ KADAR AKLA KIYMET VERMEMİŞDİR
İslam
dini, aşk ve ihlas dinidir. Din-i Celil-İ İslam'da her emr-i menkul
akl-ı selime göre ma'kuldür. Hiçbir din İslam dini kadar akla kıymet
vermemişdir.
Akıl bir nur-ı Rabbanidir ki insan onun sayesinde
ma'lum olan şeyden, meçhul olan şeyleri istihrac eder.
Yine akıl; hissin galatlarını tashih eder. Mesela göz, içinde yaşadığımız
dünyadan ne kadar büyük olan güneşi küçük görür. Halbuki onun küremizden
ne kadar büyük olduğunu akıl tashih eder. Vapurda giderken etrafı yürüyor
görürüz. Bunu da yine akıl tashih eder. Demek ki akıl ile his, ikisi
bir şey değildir. Akıl, hayvanda yokdur, akıl, ruh-ı insanınin kalıbıdır.
Evet, İslam dini akla büyük kıymet verir dedik. Neden verir? Çünki Cenab-ı
Hakk'ın esma-i ilahiyyesinin kaffesine mazhar olan insan, akıl sayesinde
hürriyyet-i ezelisini, istihsal eder. Ya'ni akıl ile alem-i hikmeti,
aşk ile de alem-i kudreti feth eder.
Evet. Alem-i kudret; akıl ile, havas ile,
hayal ile olunmaz, aşk ve iman ile idrak olunur. Zira mahlukatda olan
zahiri hissin, tam olarak bir şey'i anlamasında muayyen bir hadd vardır.
İşte his ve hayal bu haddi geçince yanılırlar.
Akıl da böyledir. Onun da bir hududu vardır. O da haddini geçince yanılır.
Ya'ni akıl; alem-i hikmeti görür, alem-i kudreti görmeğe ona müsaade
yokdur. Alem-i kudretden murad: Bir şey'i vasıtasız ve sebebsiz icaddır.
Alem-i hikmetden murad: Esbabın vücudünü bulmakdır. Onun için akıl,
muhal dediği bir şey'in kudretullaha nisbeten ehemmiyetsiz bir şey olduğunu
bilmez.
Mesela akıl: Çocuğun olması için babanın
nutfesinin ana rahminde kabul edilmesi ve devrelerini geçirerek doğmasını
kabul eder. Hikmet alemi olan olan bu dünyada bu sebebler olmadıkça
çocuğun olmasını makul görmez. Kudret aleminde ise bu mümkinü'l-vücuddur
ve vaki'dir.İşte: Adem, Havva, İsa ...
Esasen her mevcudun ilk çiftinin zuhuru hakkında akıl bir cevab veremez.
Ya'ni, aklın kudret alemine gider bir yolu olmadığından kudret aleminden
bir şey işittiği vakit derhal te'vile, tahrife kalkar da asla kendisine
cehl izafesini layık görmez, yanıldığını bilmez.
İşte hakiki insan, haddini tecavüz etmeyerek
" hikmet alemine bir kudret alemi lazımdır" der, ayağı kaymaz.
Bu ise kemal-i iman ile olur. Hulasa alem-i hikmet darlığında kalanlar
akılları ile Hakkın kudretini, ahvalini bilemezler.
İşte mahbubül'l-kulub, muallimü'l ukul olan Hazret-i Muhammed (aleyhisselam);
nezih Türk kavminin akın akın İslam olacaklarını ve İslam'a büyük hizmetler
edeceklerini mu'cizeleri nev'inden olarak haber vermişlerdir.
Acaba neden bu kavim akın akın din-i celil-i İslam'ı sertac-ı ibtihac
yapacakdı. Zira tarih gösteriyor ki bu kavim kadar istiklaline düşkün,
hürriyetine meftun hiçbir kavim gelmemişdir. İslam dini de bunu hiçbir
medeniyetin veremiyeceği kadar ona bol bol vermişdir.
Yine Beşerriyetin Fahr-i Ebedidi Resul-i
Ekrem şöyle ilan etmişlerdir:
"Bir kavmin tealisi, tekamülü ve
istiklalini muhafaza etmesi için akıl ile ilim hürriyyeti şartdır."
Böylelikle din-i celil-i İslam terakkiye mani olmak değil, belki terakkiye
mani olan bütün kuyudu kırıyordu. Evet, İslam dini akılları söndürmeye
değil, ona bir nur vermeye gelmişdi. Bütün edyan: " Aklı rehber
ittihaz etmeyiniz" diye i'lan ederken, Resul-i Zişan: "Eddiynü
hüvel akl ve la diyne limen la akle leh":" Allah'ın razı olmuş
olduğu din akıldan ibaretdir. Aklı olmayanın dini de yoktur." Diye
buyuruyorlardı. Ve bedenin nasıl gıdaya ihtiyacı varsa, aklında öylece
ilme ihtiyacı olduğunu beyan ediliyordu...
Onun için aklı zaif olan kimse ifrat ile
tefritden kolay kolay kurtulup i'tidali bulamaz.
Huzur-i Nebi'ye bir gün bir kabile halkı geldi. Bir münasebetle reislerini
medh ü senaya başladılar, senada pek aşırı gidince Cenab-ı
Peygamber:
"Reisinizin aklı nasıldır?"
diye sordular.
Kabile halkı:
" Ya Resulallah ! Biz zat-ı seniyyenize
onun ibadetinden, hayırlı amellerinden haber veriyoruz, siz bize aklını
soruyorsunuz" dediler.
Muallimü'l-ukud olan Sultan-ı Resül Efendimiz:
"Evet, medhetdiğiniz kimse reisinizdir,
fakat bana aklı lazımdır. Ahmak adam cehaleti sebebiyle bir facirden
daha ziyade fenalık işliyebilir ve bilin ki yarın Kıyametde de insanların
Cenab-ı Hakk'a kurbiyyetleri akılları nisbetinde olucakdır" buyurdular.
İşte dikkatle temmül edilirse İslam'ın akla
ve ilme ne büyük kıymet verdiği anlaşılır...
|