| 
 | 
 | 
 
| 
 | 
| 
 BİNBİR HADİS 1. "Sizden hiç biriniz mü'min olamaz; kendisi için sevdiğini mü'min kardeşi için de sevmedikçe." 2. "Allah'a ve ikinci hayatda huzûr-ı İlâhî'ye çıkacağına inananlar hayır konuşsunlar, yâhut sussunlar." 3. "Kim ki Allah'a ve ebediyyete inanır; komşusuna ikrâm etsin, huzursuzluk vermesin." 4. "Kim ki Allah'a ve âhiret gününe îman etmişdir; misafirine karşılık beklemeden ikrâm etsin." 5.     
  "İki
  haslet mü'minde birleşme. 6. "Şehavet (cömertlik) ayıbları ve noksanları örter." 7. "Âdemoğlu ihtiyarlar da, iki huyu ihtiyarlamaz: Biri hırs, diğeri emel genişliği." 8. "Çok malı olmakla insan zengin sayılmaz. Zengin ona derler ki : Kalbi, gıllu gıştan hâli, kendisi huzûr içindedir." 9.     
  "Resûl-i
  Ekrem'e bir fukarâ cemâat geldi: 10. "Namaz, dînin imâdıdır (direği). Kim ki onu kâim kılar, dînini de kâim kılmışdır. Kim ki onu yıkar dînini de yıkmıştır." 11. "Rızkların kapısını açan Allah'dır. Alış verişde yalan söylemeyiniz. Mal kıymeti yükselse de üzerine yemîn etmeyiniz. Zîra lüzumsuz ve yalan yere yemin bereketi kaldırır, kısmeti bağlar." 12. 
  "Sizden
  evvel biri vefat etdi, melekler ona: 13. 
  "Kim
  ki fakir borçlusuna mühlet verir, yahut alacağından bir parçasını bağışlarsa;
  Allahü Teâla, gölgesi olmayan  günde, Arş'ın tahtında onu, keyfiyeti
  bizce mechul olan gölgesiyle gölgelendirir." 14. 
  "Hüsn-i
  niyyet ya'ni ödemek niyyeti ile borc alan kimseye Allah borcunu ödettirir. 15. 
  "Resûl-i
  Ekrem Efendimiz'e üç def'a sorulan: 16. 
  Cenâb-ı
  Hak: "Beni ne yer, ne de gök alabildi, lâkin mü'min kulumun heyyin,
  leyyin (sükûnetli, merhametli) kalbi  aldı," buyurmuşlardır. 17. 
  "Dünya
  ve âhiret seâdetine o âdem nâil olur ki: Fitne zamanında bir tarafa çekilir.
  Ya'ni fitneden ictinâb eder ve  fitneye mübtelâ olduğu vakit de göreceği
  ezâya sabr eyler." 18. "İslâmda ne söz çirkinliği, ne de iş çirkinliği vardır. İslâmiyete en iyi olanlar; ahlâk sâhıbi bulunanlardır." 19. 
  "(İnnel
  mer'etü tünkehu lidînihâ ve mâliha ve cemâlihâ fe'aleyke bizâtiddiyni teribet
  yedvâke.) 20. 
  "Dîn-i
  celîl-i İslâmın âile ocağına vermiş olduğu terbiyede şöyle bir esas vardır: 21. 
  "İyiliklerin
  en iyisi: Bir kimsenin babası âhirete gitdikten sonra veyahut hangi bir sûretle
  gaybûbetinden sonra   babasının dostundan alâkasını
  kesmemekdir." 22. "Verdiğini, hediyesini dönerek tekrar geriye alan kimse; doyuncaya kadar yeyip de, doyduktan sonra kusan ve tekrar kusduğunu yemeye başlayan köpeğe benzer." 23. 
  "İnsan
  ölünce ameli kesilir, biter. Yalnız bu amellerden öldükden sonra da sevâbı
  devam edenleri, fâilinin  hasenâtına katılanları vardır. 24. "Cenâb-ı Hak; pîr-i fânîye hürmet edene, Kur'an-ı Mübîn ile âmil olana, ona hürmet edene, adl ü ihsân ile ma'rûf olan emîr'e, reîs'e azamet-i sübhânîsi ile ikrâm eyler." 25. "Yalancılığın en müdhişi: Görmediği rü'yâyı gördüm diye hikâye eden kimsenin yalancılığıdır." 26. 
  "Bu
  dîn-i celîl-i İslâm, herşeyi açıklıkla göstermiştir. Onun dâhilinde rıfk ile
  yürüyünüz." 27. " Malınızla, ihsânınızla belki herkezin kalbinin muhabbetini alamazsınız amma; ahlâk güzelliği, güler yüz, tatlı sözle umumun kalbini ve muhabbetini alabilirsiniz." 28. "Hastayı yoklamaya gidenler, cennetde yürümekde olduklarını bilsinler." 29. 
  "Allah'ın
  kullarını tedâvi ediniz.Zîra Allahü Teâlâ; hiçbir hastalık hâlk etmemişdir
  ki, onun karşılığında ilâcı  olmasın. Yalnız devâsı olmayan bir hastalık
  vardır, o da ihtiyarlığın meydana getirdiği hastalıkdır." 30. 
  "Hasta
  olduğun vakıt, seni ziyâret etmeyeni sen ziyâret et, sana hediye vermeyene
  sen hediye ile ikrâm et." 31. "Evlâdınıza suda yüzmeyi, iyi nişan almayı öğretiniz." 32. 
  "Anne
  ve babanızdan ikisi birden çağırırsa, önce annenizin da'vetine icâbet ediniz,
  hürmetle vâlideyi takdîm   eyleyiniz." 33. "Bir kadının, dedikoduyu terkederek evinde ipliğini eğirerek vaktini geçirmesi onun hakkında ne büyük bir hayır ve Hak'kın kendisine ihsân ettiği ne güzel bir eğlencedir." 34. "Mü'minin arkası himâyet olunmuştur. Ya'ni mü'min Cenâb-ı Hak'kın himâyesi altındadır. Ona tecâvuz, Allah'a tecâvuz etmek demekdir." 35. 
  Birisi
  bir yerdeki ehı fillâhını (Allah içün kardeşini) ziyâret etmek içün giderken,
  geçeceği yolun üzerinde Allah'dan   gönderilmiş bir melek
  bekliyordu. Nereye gideceğini sordu :  
            
            36.   " 
            Benden size bir hadis söylendiği vakitde kalbleriniz aydınlanır, tabiatınızdaki 
            katılık yumuşar, kesâfetiniz 
            letâfete 
            doğru döner, onu kendinize yakın görürseniz; o hadis'e ben sizden 
            daha yakinim. 
 37. "Bir günah işlediğin vakit; hiç olmasza bir hayır, bir hasene ile o günahı ta'kib et ki Cenâb-ı Hak mağfiret etsin de o günahı mahvetsin." 38. "Gadablandığınız, hiddetlendiğiniz vakitde ayakta iseniz oturunuz, bununla hiddetiniz zâil olmazsa, yanınızın üzerine yatınız." 39. "Rızkınız taksim olumuşdur. Boş yere hâlka yüzsuyu dökmeyiniz." 40. "Hâlka muhtac olmakdan,nâçâr, zavallı kalmakdan, birisine zulmetmekden, size zulm olunmakdan Allah'a sığınınız." 41. "Ahmakla işiniz olmasın, onu terkediniz." 42. "Allah'a îmandan sonra, a'mâl ve ef'alin üstünlüğü: Nâs'ın birbirleriyle mevedded ve muhabbet üzere olmasıdır." 43. "Kerem ve sehâ sâhiblerinin hatâlarına göz yumunuz. Zîra cömert kimsenin ayağı sürçtüğü vakit, Cenâb-ı Hak onu yerde koymaz, dâima yardımcısı ve dest-i gâhıdır." 44. "Ekmeği muhterem tutunuz, kadrini küçük görmeyiniz. Sofrada yalnız ekmek olusa "yalnız ekmek yenir mi?" diye itip kakmayınız. Cenâb-ı Hak onda gıdânın bütün kuvvetlerini toplamıştır." 45. 
  "Ekmek
  yediğiniz yere hâinlik etmeyiniz" 46. Resûl-i Ekrem Efendimiz tarafından şöyle bir dua-i şerîfde bulunulmuşdur: "Ya Rabbi! Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm)in evlâd u iyâlini ölmeyecek kadar merzuk et." 47. 
  "Sıhhat
  ve afiyetiniz içün daîma duada bulununuz." 48. 
  "Dünya
  lezzetlerinin temelini yıkıp yok eden "ölüm"ü sık sık anınız, göz
  önüne getiriniz. Zirâ o öyle bir ilâc-ı   ma'nevîdir ki: Maîşet
  darlığı çeken kimse, onu hatırlayınca genişler. 49. "Fâidesi olmayan ilmden, hâlis olmayan amelden, kabul olunmayacak duâdan Allah'a sığınınız." 50. "Samimî, ihlâs ile yapılan toplantılar emânet üzerine olur. Ya'ni o meclis emîndir. Oradan harice söz çıkmaz. Orada kalması lâzım gelen sözün ifşâsı haramdır." | 
| 
 |